25 Eylül 2007 Salı

PİŞ_MAN_LIK /kendi kalemimden

Pişmanlık, kedi tırmığı gibi bir şeydi ince, derin, hain ve kanatan...
Sonrasında eksi yirmi derecede midene yumruk yemiş gibi bir his uyandırıyordu.

Yağmursuz, güneşli ama soğuk ve rüzgarlı bir sabahta, kırık olmayan koyu yeşil bir bankta peçete üstüne yazdıklarımdı pişmanlık.
Vakitsiz bir saatte yatıp uyandığında hissettiğin garip duygu gibi, dokunduğun her kelimenin elinde kalması gibi bir şeydi.

Hatta alıştığın yerden dönmemecesine ayrılmanın verdiği histen bile paslıydı pişmanlık...

25 eylül 2007

20 Eylül 2007 Perşembe

DÜŞ KUMBARAM /kendi kalemimden




Düş kumbaram

Tıka basa doluyor cebimdeki son düşü de atınca içine.
Düş zengini olmuşumda haberim yok, ne zaman birikmiş bunca şey hayret ediyorum. Artık harcamalıyım düşlerimi tedavülden kalkmadan. Eskiler yenilere darılmadan.
“Niye biriktirdim ki bu kadar” diye düşünüyorum günü birlik harcamak varken?
Yoksa biriktirmek eşittir ertelemek mi? Matematikten de anlamam ki ben.

Kumbarama göz atıyorum usulca, bol yıldızlı bir yaz gecesi gözüme çarpıyor önce. Mahalledeki gibi duvarın üstüne oturmuşuz tuzlu çekirdekler kese kağıdında, yakınlarda olmazsa olmazım deniz ve içime sinen kokusu, uzaktaki bir restorandan gelen ince müzik sesi fon oluşturuyor çocuksu tatlı ve heyecanlı sohbetimize.

Sonra hız sınırını çoktan aştığım, ölümle yaşam arasında dans ettiğim, düşümü görüyorum kumbaramın en havalı yerinde.
Ve tren yolculukları, vazgeçemediğim.Yorgun demir raylar akıp giderken geleceğe, kulağımda bildik bir şarkı ve elimde bitmemiş bir kitap duruyor. Birde minik bir köpek var kumbaramın en gizli köşesinde, beni çocukluğuma tekrar döndürecek olan. “Sus sesini çıkarma alacağım seni oradan” diyorum ıslak burnunu severken.
Şöyle bir karıştırıyorum neler var neler, hepsi beklemekten sıkılmış yorgun görünüyorlar, yaşanamamanın verdiği sabırsızlıkla.

Baş ucuma koyarken usulca fısıldıyorum kumbarama “az kaldı hele bir sabah olsun “ :)

18 Eylül 2007 Salı

nordkapp gezisi fotografları































































11 Eylül 2007 Salı

kuzey kutbuna bir adım kala norveç / nordkapp gezimiz


Norveç sınırlarında bulunan Nordkapp Avrupa'nın en kuzey noktası..Helsinki'den trenle yataklı vagonda 13 saat süren yolculugumuz sonrası Finlandiya'nın Rovaniemi sehrine 4 derecelik buz gibi bir sabahta adımımızı attık.Rovaniemi'den itibaren kendi özel aracımızla dur kalklar,verdiğimiz molalar ve yola herdaim çıkabilen geyiklerin bizi yavaşlatmasısebebiyle 11 saatte Lapland Bölgesini (Rovaniemi ile başlayan kuzey bölgesine Lapland deniyor,bu bölge tamamen doğa harikası ,doğal yaşam ortamı.Kışın eksi 40 hatta daha fazla sıcaklıkta olan kar ve buzla kaplı bir alan)geçip Norveç'in bir yanı dağ diğer yanı deniz olan dar ve çokça geyik komünlerinin karşımıza çıktığı yolların sonunda Nordkapp'ın bir ayak öncesi Honninsvag kentinde otelimize yerkeştik.
Ertesi gün Honningsvag'dan Nordkapp'a geçtik.Yol boyunca muhteşem manzaralarla karşılaştık. Sonunda kuzey uç noktasına varabildik (71' 10' 21') kuzey kutbuna bu kadar yaklaşmak ve görünen manzara tek kelimeyle heyecan vericiydi :)
Nordkapp'tan gerisin geriye Norveç'ten Finlandiya sınırlarına geçerek çok küçük bir yerleşim yeri olan ivalo'da bir gece geçirdik.(Bu yolculuk esnasında SAMİ'lerin köylerinide gördük.Tüm Lapland Bölgesinde SAMİ kültürü boy göstermekte) Oradan Lapland Bölgesinin sınır şehri Rovaniemi'ye geldik.Burada Kuzey Kutup Çizgisinin olduğu Artıc cırcle (66' 32' 35' ) ve aynı yerde olan Santa Claus Village'ı dolaştık.Burada benim en çok ilgimi çeken husky'lerin bulundugu yerdi.Ardından Rovaniemi'ye gelipte görülmeden dönülmeyecek olan ARKTIKUM müzesini büyük keyifle dolaştık.Bu müzede gördüğüm dondurulmuş kutup ayısının büyüklüğü ise dudak ısırtacak cinstendi :))
Unutmadan kuzey ışıklarıda denen AURORA'lardan bahsetmek istiyorum.Her ne kadar gittiğimiz dönem itibariyle kendi gözlerimle göremesemde kartpostallardan şahit oldum ve resmen büyülendim.Sırf bu yüzden bile tekrar kış döneminde kutup bölgesine gitmeye değer :)buraya eklediğim videoda bu doğa harikasını görebilirsiniz...
Yaşadıklarım ve gördüklerimin sadece özeti mahiyetinde oldu bu yazdıklarım.Çok yoğun ve büyük kısmı yollarda geçen beş günlük Norveç ve lapland gezimizden en çok aklımda kalanlar süratle yol alırken bir anda karşımıza çıkıp tedirginlik yaratan ve bir okadar da görmekten hoşnut kaldığımız geyikler,iskandinavya'ya bir kültür kazandırmalarına rağmen yüzyıllarca asimile edilip zor şartlarda yaşayan SAMİ'ler ve trendeki iki gecemiz dışında geri kalan üç gecemizi geçirdiğimiz üç ayrı ve güzel otel :)
Birde Rovaniemi'ye giderken yol boyunca bu otobüs duraklarından vardı,ne kadar şirinler öyle değil mi? :)

Yol boyunca gördüğüm ilginç şeylerden biride bu eskimo evleri tarzında yapılmş mini barınaklar,içlerine ufak sedye gibi iki yatak ancak sığmış insanların belli dönemlerde kiralayıp değişik ve hoş bir tecrübe yaşadıklarını düşünüyorum bu model evlerde :) Yazdıkça yazasım var ama sanırım şimdilik bu kadar yeter :)
Bence,Dünya üzerinde görülebilecek en güzel yerlerin başında geliyor lapland bölgesi..vee bu gezi herşeye değerdi...
gezi ile ilgili fotografları en kısa sürede bloğa ekleyecegim :)

3 Eylül 2007 Pazartesi

BENİM İÇİN SONBAHAR / kendi kalemimden


Mevsimlerin ikindisi,yanağımızdaki pastel dokunuştur sonbahar..
Kızıl,kahverengi,hardal gölgelerdir, tatlı, serin rüzgarla saçlarımıza karışan.
Çıtırdayan yapraklar, yüklü bulutlarla romans yaşarken hafiften burnunun üşümesidir.
Kahverengi kadife bir ceketin cebinden, geçen eylülden kalma alışveriş fişini bulmak ve ürpermektir deniz kenarında, çayını yudumlarken.. sonbahar…
Yağmurdur,topraktır,rüzgardır,çatlamış dudaktır,unutulan şemsiyedir takside, kestane kebabı düşünürken.
Ve dönmektir tüm yollardan beş çayı saatinde…